YAZILAR

YAZILAR
IF RUDYARD KIPLING
TUZLU KAHVE
ALMiTRA
SEYH EDEBALi'DEN OSMAN GAZiYE NASiHAT
AMERiKA'YI KiM KESFETTi
SU DiLiNDE KIVIRCIK, KUS DiLiNDE PÜTÜRCÜK, YAZ GÜNÜNDE BÜRÜMCÜK
ÜÇ HEYKEL
AH BiR SALAK OLSAYDIM
iKi KURT
KURSUNKALEM

ALMiTRA

Almitra sözü aldı ve sordu:
* Peki üstat; evlilik nedir?

Cevap söyle geldi:
* Siz birliktelik için doğmuşsunuz.Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi
ayırana kadar ayrılmayacaksınız. Allahin sessiz tanıklığında bile beraber
olacaksınız. Ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin
rüzgarları aranızda dansetebilsin... Birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı
istemeyin.. Bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun...
Birbirinizin bardağını doldurun ama ayni bardaktan içmeyin; ekmeğinizden
verin birinize ama ayni somundan ısırmayın...
Birlikte şarki söyleyin;lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin.Sazın
telleri de yalnızdır ve armoni içinde ayni melodiyi seslendirir...
Birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil!
Sadece hayatin eli o kalbi saklar! Birlikte durun, ama yapışmayın,
tapınakların sütunları da bitişik değildir!
Ve unutmayın ; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...

ARKADASLIK
Ve bir genç, söyle dedi: "Bize arkadaşlıktan bahset."
Ve o cevap verdi:
"Arkadasınız, cevap bulan gereksinimlerinizdir.
O, sevgiyle ektiğiniz ve şükranla biçtiğiniz tarlanızdır.
O sizin sofranız ve ocakbasinizdir.
Çünkü ona açlığınızla gelir ve onda huzuru ararsınız.
Arkadasınız sizinle içinden geldiği gibi konuştuğunda, ne 'hayır' demek zor
gelir, ne de 'evet' demekten çekinirsiniz.
Ve o sessiz kaldığında, kalbiniz onun kalbini dinlemek için sessizleşir.
Çünkü arkadaşlıkta, kelimeler susunca, tüm düşünceler, tüm arzular ve
beklentiler, gürültüsüz bir sevinç içinde doğar ve paylaşılırlar.
Arkadaşınızdan ayrıldığınızda ise yas tutmazsınız;
Çünkü onun en sevdiğiniz yani, yokluğunda
daha bir berraklık kazanır, tıpkı bir dağın,
dağcıya, ovadan daha net görünmesi gibi...

Ve arkadaşlığınızda, ruhsal derinlik
kazanmaktan başka bir amaç gütmeyin.

Çünkü, salt kendi gizemini açığa vurmak peşinde olan sevgi, sevgi değil,
savrulmuş bir ağdır ve sadece yararsız olan yakalanır.
Ve arkadaşınıza, kendinizi olduğunuz gibi sunun.
Eğer dalgalarınızın cezrini bilecekse,
meddini de bilmesine izin verin.

Çünkü salt zaman öldürmek için bir arkadaş aramanızın anlamı olabilir mi?
Onu, zamanı yaşatmak için arayın.
Çünkü o gereksiniminizi karşılamak içindir,
boşluğunuzu doldurmak için değil.

Ve arkadaşlığın hoşluğunda,
kahkahalar, paylaşılan hazlar olsun.
Çünkü küçük şeylerin şebneminde,
yürek sabahını bulur ve tazelenir."

SEVGİ
Bunun üzerine Almitra, "Bize sevgiden bahset..." dedi.
Ve o basını kaldırdı, insanlara baktı.
Üzerlerine sinen derin dinginliği duyumsadı.
Ve yüksek bir sesle konuşmaya başladı:
"Sevgi sizi çağırınca, onu takip edin, Yolları sarp ve dik olsa da...
Ve kanatları açıldığında, bırakın kendinizi, Telekleri arasında saklı kılıç,
sizi yaralasa da... Ve sizinle konuştuğunda, ona inanın, Kuzey rüzgarının
bir bahçeyi harap edişi gibi, Sesi tüm hayallerinizi darmadağın etse de...
Çünkü sevgi sizi yücelttiği gibi, çarmıha da gerer.
Sizi büyüttüğü ölçüde, budayabilir de... En yükseklere uzanıp, Güneş’le
titresen en hassas dallarınızı okşasa da, Köklerinize de inecek, ve onları
sarsacaktır, Toprağa tutunmaya çalıştıklarında... Mısır biçen dişliler gibi
sizi kendine çeker;
Çıplak bırakana kadar döver, harmanlar;
Kabuklarınızı, çöplerinizi ayıklar, eler...
Bembeyaz olana kadar öğütür sizi;
Esnekleşene kadar yoğurur;
Ve Tanri'nin İlahi sofrasına ekmek olasınız diye, Sizi kendi kutsal ateşine
savurur...
Sevgi bütün bunları,
Kalbinizin sırlarını bulasınız diye yapar, Ve bu biliş, Hayatin kalbinin
bir cüzcünü yaratır...
Ancak korkunun kıskacında,
Salt sevginin huzurunu ve hazzını ararsanız, O zaman örtün çıplaklığınızı,
Ve sevginin harman yerine adim atin... Adim atin, kahkahaların tümünün
olmadığı, Sadece gülebileceğiniz mevsimsiz dünyaya, Ve ağlayın, ama tüm
gözyaslarinizla değil... Sevgi hiçbirsek sunmaz, sadece kendisini, Hiçbir
şey kabul etmez, kendinde olandan gayri... Sevgi sahip çıkmaz,
sahiplenilmez de;
Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle... Sevdiğinizde, "Tanrı benim
kalbimde," yerine, Söyle deyin, "Ben kalbindeyim Tanri'nin ..." Ve sanmayın
yön verebilirsiniz sevginin akısına, Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer, sizi
değer bulduğunda...
Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka... Fakat seviyorsanız ve
ihtiyaçların arzuları varsa, Bırakın bunlar sizin de arzularınız olsun...
Erimek ve akmak,geceye şarkılar sunan bir dere misali, Şefkatin fazlasının
verdiği acıyı bilip, Kendi sevgi anlayışınla yaralanmak, Ve kanamak, yine de
istekle ve coşkuyla...
Şafak vakti kanatlanmış bir gönülle uyanmak, Ve bir sevgi gününe daha,
teşekkürle uzanmak... Sessizce çekilmek öğle vakti, sevginin vecdini
duymak, Aksamın çöküşüyle de, eve huzurla dönmek... Ve uyumak, kalbinde
sevgiliye bir dua, Ve dudaklarında bir şükür şarkısıyla..."

ÇOCUKLAR
Ve kucağında bebeğini taşıyan bir kadın konuştu:
"Bize çocuklardan bahset."
Ve o şöyle dedi:
"Çocuklarınız, sizin çocuklarınız değildir.
Onlar, Hayatçın kendine olan özleminin oğulları ve kızlarıdır.
Onlar sizin aracılığınızla oldular, ama sizden değil;
Ve sizle olsalar da, size ait değiller...
Onlara sevginizi verebilirsiniz ancak, düşüncelerinizi değil;
Çünkü onların kendi düşünceleri olacaktır... Onların bedenleri için bir
yuva sunabilirsiniz; ama ruhları için değil;
Çünkü onların ruhları, yarın'ın evini mesken tutmuştur, sizin rüyalarınızda
bile ziyaret edemeyeceğiniz... Onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz; ama
onların sizin gibi olmaları için değil... Çünkü hayat ne geri sarar, ne de
dünde oyalanır... Sizler, yaşayan oklar olarak çocuklarınızı ileriye
fırlatan yaylarsınız... Yayı kullanan, sonsuzluğun içindeki hedef noktasını
görür ve bütün gücüyle sizi gerer ki, okları hızla uzaklara erişebilsin...
Okçunun elleri altında sevinçle eğilin,
Çünkü o, uçan okları olduğu kadar,
sarsılmaz yayları da çok sever...

ZAMAN
Ve bir astronomi bilgini, "Bize zamandan bahset" dedi.
Ve o cevap verdi:
"Ölçüsüz ve ölçülemeyen zamanı ölçebileceksiniz.
Davranışlarınızı ayarlayacak,
ve hatta ruhunuzun rotasını,
saatlere ve mevsimlere göre
yönlendirebileceksiniz.
Zamanı, kıyısında oturup, akısını izleyeceğiniz
bir nehir haline döndüreceksiniz.
İçinizde zamana bağlı olmadan varolan öz,
yasamın zamandan bagimsizliginin zaten farkındadır;

Ve bilir ki, dün bugünün anisi,
yarin ise bugünün rüyasıdır.
Ve yine bilir ki, içinizde şarki söyleyen
veya düşünen özünüz,
hala yıldızları uzaya dağıtan
o ilk an'in içinde devinmektedir.
Aranızda, özündeki sevme gücünün sinirsizligini
hissetmeyen var midir acaba?
Yine de bu hudutsuzluğuyla ayni sevginin,
bir sevgi düşüncesinden diğerine,
bir sevgi davranışından bir başkasına,
kendi varlığının tam orta yerinde sımsıkı
ve hareket etmeden durduğunu kim hissetmez?
Ve zaman da, tıpkı sevgi gibi
bölünemez ve ölçülemez değil midir?
Yine de eğer düşüncenizde
zamanı mevsimlerle ölçmek isterseniz,
her mevsimin diğerlerini içermesine izin verin.
Ve bırakın bugününüz, geçmişi anılarla,
geleceği ise özlemle kucaklasın."

designed by TANER ARIKAN